Aids’te Kuluçka Devresi, Aids Hastalığı
Kuluçka devresi sözcüğünden ne anlıyoruz?
Bu sözcük mikrobun vücuda alınışı ile ilk hastalık belirtilerinin ortaya çıkışı arasındaki zaman aralığını tanımlar.
AİDS için ise mikrobu taşıyan kişi ile korunmasız cinsel ilişki veya ortak enjektör kullanımı ile hastalığa ait ilk belirtilerin (gece terlemesi, lenf düğümlerinde büyüme, nörolojik belirtiler) görülmesi arasından geçen süredir kuluçka devresi.
AIDS'te kuluçka devresi ne kadar sürer?
Hastalık mikrobun alınışından altı ay sonra görülebilir. Bu süre bazen sekiz, dokuz ay, hatta on dört yıl sonraya kadar uzayabilir. Örneklersek frengide bu süre ortalama üç haftadır. Bel soğukluğunda bir ila üç gün, yumuşak şankr ve tifüsde üç haftaya kadar, tüberkülozda daha uzun bir süre, kuduzda ise iki haftadan bir yıla kadar uzayan bir süreyi kapsamaktadır kuluçka devresi.
AIDS'te kuluçka devresi için ortalama bir süre sözkonusu mudur?
Şu anki gözlemler mikrobun alınışından genellikle on ila onbeş yıl sonra hastalığın ortaya çıktığını göstermektedir. Kuluçka devresi için ortalama bir süreden söz etmek olası değil. Çünkü hastalığı tanıyalı oldukça az bir süre geçmiş durumda.
AIDS virüsünü alan kişinin hastalığa yakalanması nelere bağlıdır?
Bu daha çok kişinin savunma sisteminin mikrobu aldığı zamanki gücüne bağlıdır. Mikrobun alınışından sonraki durum da önemlidir. Başka enfeksiyon hastalıklarına yakalanmak, sigara, uyuşturucu bağımlılığı, kötü beslenme, alkol, uykusuzluk gibi olumsuz yaşam biçimi içinde olma da hastalığın ortaya çıkışını hazırlayıcı etkenlerdendir.
Virüsün almışı ile hastalığın başlaması arasındaki devrenin tipik belirtileri var mıdır?
Evet. AİDS virüsünü alanlarda hastalığın esas tablosu henüz oluşmadan immün sistemin zarara uğradığını gösteren bazı değişimlere rastlanır. Bu süreci tanımlayan değişik kısaltmalar kullanılmaktadır: ARC, LAS ya da Pre AİDS (AİDS öncesi) gibi.
LAS nedir?
LAS, lenfadenopati sendromunun (lenf düğümlerinin büyüdüğü hastalık tablosu) kısaltılmış şeklidir. Fransız araştırmacılar lenf düğümlerindeki belirgin büyümenin bu ara sürecin en tipik belirtisi olduğu görüşündedirler.
ARC ne anlama gelmektedir?
ARC, 'AlDS-related complex" in kısaltılmış şeklidir. AİDS enfeksiyonu nedeniyle başgös-teren immün yetersizliği tanımlar.
Virüsün alınışı ile gerçek hastalık tablosunun ortaya çıkışı arasındaki süreçte hangi şikayetler baş gösterir?
LAS ve ARC'da örneğin lenf düğümlerinin uzun süre büyümüş kalması, sinsi ateş, gece terlemesi, kilo kaybı ve nedeni belirsiz deri döküntüleri görülür.
AIDS virüsünü almış kişide ara sürecin belirtileri görülüyorsa bu kişide mutlaka esas hastalık tablosunun da ortaya çıkacağı anlamına mı gelmektedir?
ARC ve LAS, uzun hatta yıllarca devam edebilir. Bu tanımlar AİDS etkeni vücuda alındıkta sonra yaşanacak ara sürecin gidiş biçimini ifade eder.
AIDS nasıl farkedilir?
AİDS'in diğer bazı hastalıklarla da karıştırabilecek belirtileri vardır. Bu nedenle hastalığın karakteristik olmayan belirtileri vardır denebilir. Ama yine de şu belirtiler AİDS'i düşündürmelidir:
Kişi kendini sürekli yorgun ve bitki hissediyorsa,
İşyerinde çalışma gücünde belirgin bir düşüş hissediyorsa;
Kısa sürede belirgin kilo kaybı sözkonusu ise (dört haftada kilosunun yüzde onundan fazlasını kaybetmek gibi)
Gece çamaşır değiştirecek ölçüde terliyorsa,
En az iki lenf düğümünde dört haftadan uzun süre büyüme hissediyorsa;
Uzun süren ishaller oluyorsa;
Bu hastalık belirtilerine başka bir neden bulunamadığında AİDS akla gelmelidir.
AIDS tablosu nedir?
Tıp adamları AİDS etkeninin bütün tahrip gücünü ortaya koyduğu hastalık tablosuna bu adı vermekteler. Hastalık tablosu ortaya çıktığında AİDS virüsü HIV; vücut savunma merkezinin kumanda hücreleri olan T-Yardımcı hücrelerini oldukça tahrip etmiş durumdadır. Virüsle savaşacak tek güç olan immün sistem paramparça olmuştur. Hasta diğer hastalık etkenlerine karşı da korunmasız kalmıştır.
AİDS hastalık tablosu ortaya çıktığında bu tabloda başka hangi hastalıklara rastlanır?
Oportünist enfeksiyonlara, özel tümörlere (Kaposi sarkomu) ve nörolojik belirtilere rastlanır.
Oportünist enfeksiyon ne demektir?
Oportünist (fırsatçı) enfeksiyonlar vücut immün sisteminin güçsüzleşmesine bağlı olarak meydana çıkan enfeksiyonlardır. İmmün sistem güçlü olduğunda bu hastalık etkenleri ile kolayca başa çıkabilmektedir. Sağlıklı kişiler için bu enfeksiyon etkenleri zararsızdır.
AIDS tablosunda hangi fırsatçı enfeksiyonlara rastlanır?
Pneumocystis carinii'nin neden olduğu akciğer enfeksiyonları,
Ağız, yutak, yemek borusunu tutan, beyaz pamuk tarlası görünümündeki (candida) mantar enfeksiyonları bütün vücuda yayılma gösterebilirler.
Tek hücreli kriptosporların neden olduğu günde yirmi kez dışkılamayı gerektirecek kadar ağır ishaller, ki bu ishaller haftalarca sürebilmektedir.
Herpes zoster (Zona),
Sık tekrarlayan herpes simplex (uçuk) enfeksiyonları,
Toxoplazmozis,
Tüberküloz,
Deride birden beliren siğiller ya da cinsel organlarda ortaya çıkan virüslerin meydana getirdiği papillomlar.
Aids Tablosu
Kaposi sarkomu nedir?
Deri kanserini andıran bir kanser türüdür. Gerçekte deri altındaki kılcal damarların deforme olması sonucu kahverengi-mor alanlar oluşarak bu görünümü kazanırlar. Bunları küçük kanamaların meydana getireceği morluklarla karıştırmamak gerekir. Kaposi sarkomu tek bir yerde belirebilir veya bütün deriyi, ağız mukozasını, sindirim organlarından genital (cinsel) organlara kadar heryeri kapsayacak şekilde yayılma gösterebilir, (disseminasyon)
AİDS tablosunda hangi nörolojik ve psikolojik belirtiler görülür?
Bu durum beyin hücrelerinin AİDS virüsleri tarafından ne ölçüde tutulduğu ve zarara uğratıldığı ile ilişkilidir. AİDS hastalarının bir kısmının görme ile ilgili şikayetleri vardır; görme yeteneğini kaybedenler olabilmektedir içlerinde. Kontsantrasyon bozukluğu, dikkat dağınıklığı, ağrılar ve uyum bozukluğu da yakınmalar arasındadır.
AİDS'Ii bir kişi ne kadar yaşayabilir?
Kesin bir süreden söz edilemez. Hastalık bütün belirtileriyle ortaya çıktıktan sonra yaşam süresi hastalığın gidişine, ortaya çıkan enfeksiyonlarla mücadeleye bağlıdır. Pek çok AİDS hastası üç ila beş yıl içinde fırsatçı enfeksiyonlar nedeniyle yaşamını yitirmektedirler.
AİDS hastaları sürekli hastanede mi kalmalıdırlar?
Hayır. Hastalar ancak tanı için, ya da durumları yoğun bakım gerektirecek ölçüde ağırlaştığında hastanede yatarlar.
AİDS hastası evde bakılabilir mi?
Evet. Hastanın durumu ağırlaşmadığı sürece onu alıştığı çevreden ayırmamak gerekir. Bakımlarını üstlenecek akraba ya da arkadaşları yoksa dış yardımlarla bakımları evde sürdürülmelidir.
AİDS hastalığını iyileştirmek için bir yol yok mudur?
Bugün için hayır. Dünyadaki pek çok laboratuar, firmalar, enstitüler bu konuda araştırmalar yapmaktadırlar. Yine pek çok ilaç kötü durumdaki hastalar üzerinde denenmiştir. Az sayıda ilacın immün sistemi güçlendirici, hastanın genel durumunu kısmi olarak düzeltici etkisi görülmüştür. Ama henüz AİDS hastasının vücut savunma gücünü sürekli olarak düzelten, sağlıklı haline geri döndürebilen bir ilaç veya tedavi yöntemi bulunamamıştır.
İyileştirme için denenen yöntemler nelerdir?
En ümit verici tedavi Azidotimidin "AZT" ile elde edilen başarılardır. Bazı durumlarda Interferon ile de başarılı sonuçlar elde edilmesine karşın ilacın hastalığa etki mekanizması tam olarak aydınlatılamamıştır.
Tedavide karşılaşılan sorunlar nelerdir?
Çok şey vadeden ilaçları yeterince kullanıma sokamamanın nedenleri bunların büyük miktarlarda üretilmelerinin henüz mümkün olmaması, ya da tedavinin böbreklere, karaciğere veya kanın akışkanlığına zarar veren ağır yan etkileri nedeniyle kesilmesinin gerekmesidir. Bu arada oldukça az bir dozla aynı tedavi başarısına ulaşılması mümkün olmuştur, bu tedavide belirgin ölçüde daha az yan etkiyle karşılaşılmıştır. Bugüne kadar çok şey vadeden, olabildiğince daha az ağır yan etkiye sahip AZT ve Dideoxycytidin DDC'nin daha geliştirilmeleri ümit ışığı teşkil edecektir.
AİDS tablosunda tipik olarak karşılaşılan hastalıklardan bazılarının tedavi olanağı var mıdır?
Evet. AlDS'de rastlanan ağır hastalıklarda da tedavi ile olumlu sonuçlar elde edilebilir. Burada doktorun beliren hastalığı ve etkenini kesin olarak belirleyebilmesi önemlidir. Örneğin hasta ağır bir ishal geçirirken etkenin amipler mi, yoksa kryptosporidler mi olduğu ayırdedilerek tedaviye yönelmek önemlidir. Doğru ilacın seçimi böyle mümkün olur, bu da tedavide başarıyı etkiler.
AlDS'de rastlanan tehlikeli akciğer enfeksiyonundan korunulabilir mi?
Evet. Yeni bir ilaç olan "Pentamidin", savunma sistemi güçsüzleşmiş kişilerde bu özel akciğer enfeksiyonunu önlemede önemli bir ilaçtır. İlaç inhalasyon yoluyla kullanılır ve bir şekliyle evde de uygulanabilir. Sistemli doktor kontrolü yine de zorunludur.
Kaposi sarkomu tedavisi için ne yapılabilmektedir?
Kaposi sarkomu, kanserli nodüller, kanser lekeleri laser kullanımı ve çeşitli ilaçlarla iyileştirilebilmektedir. AİDS hastaları bu oluşumları daha çok elde veya yüzde ortaya çıktıklarında farkederler. İri bir bende olduğu gibi estetik nedenle de cerrahi olarak ortadan kaldırılabilirler.
AİDS etkenine karşı aşı ne zaman bulunacak?
Bu soruya kimsenin şimdilik kesin bir yanıt vermesi mümkün değil. AİDS'e karşı vücudu bağışıklayacak madde pek çok bilimadamınca önemli miktarda paralar harcanarak araştırılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü WHO böyle bir madde bulunduğunda derhal uygulamaya konabilmesi için önündeki bürokrasi ve organizasyon engellerini bertaraf etme çabasındadır. Kim, nerede ve ne zaman bu buluşu gerçekleştirecek? Şimdi yapabileceğimiz yalnızca beklemek ve kendimizi bulaşma tehlikesinden korumaya çalışmak.
Pek çok aşı var. Çağın vebasına karşı aşı üretmek neden bu kadar zor?
Zorluk hastalık etkeninin çok sinsi özellikler taşımasından kaynaklanmaktadır. AİDS virüsü (HIV) dış kabuğunu sık sık değiştirmekte, bu kabuğu oluşturan protein yapıtaşlarına tıpkı sürekli renk değiştiren bir bukalemun gibi yeni düzenlemeler kazandırmaktadır. Bu özellikleri ile AİDS virüsüne benzemektedir. Elbetteki AİDS virüsü grip virüsüyle kıyaslanamayacak ölçüde tehlikelidir.
AİDS etkenini yakalayacak antikorun onun değişmez bölgelerini tanıması, böylelikle ona yönelebilmesi gerekmektedir. AİDS virüsünün ortak özelliği olan protein yapıtaşı bulunmadan böyle bir aşı üretmek mümkün olamamaktadır. Bu araştırmalar çok uzun sürebilir. Bu nedenle bu çalışmalara paralel olarak başka düşünceler geliştirilmektedir: Virüsün hücrelere girişini önlemek için hücre zarlarındaki delikleri tıkamak amaçlanmaktadır. Böylelikle etkenin üreme olanağı engellenmek istenmektedir.
AİDS, veba, kolera veya tüberkülozla kıyaslanabilir mi?
Hayır. AİDS'le kıyaslandığında bu bulaşıcı hastalıklardan güvenli korunma yolları bulunmaktadır. Veba ve tüberküloz mikrobu havadan solunum yoluyla da alınabilir. Kimse hasta bir kişinin öksürmesini, hapşırmasını ya da yanlızca konuşmasını engelleyemez. Kolera etkeni dışkı ile dışarı atılır. Kötü hijyen şartlarında bu etken sulara karışabilir. Kimsenin musluktan akan suda kolera etkeni olup olmadığını kontrol etme olanağı yoktur. İçme suyu mikroplu olduğunda kişinin kendisini koleradan koruması olası değildir. AİDS etkeni tüberküloz ve vebada olduğu gibi damlacık enfeksiyonu ile veya kolerada olduğu gibi içme suyu yoluyla vücuda girmemektedir. AİDS virüsü ancak kana karıştığında hastalık etkeni fonksiyonunu kazanır. Bu da korunmasız cinsel ilişki, uyuşturucu bağımlılarının ortak enjektör kullanımı ve test edilmemiş kan ürünlerinin kullanımı ile mümkündür. 1985 sonbaharından itibaren bütün konserve kanlar test edildiğinden bu bulaştırma yolu önlenmiştir. Seksüel yoldan ya da kullanılmış enjektörler yoluyla mikrobu almaktan kendimizi korumalıyız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder